Allah cc ile Konuşmak
güneş,Allahu Teâlâ ile konuşma şöyledir:
Güneşe karşı aynayı tutarsın, güneş o aynanın içine yansır, tecelli eder. O büyük aynaya bir cep aynası tutarsan, o büyük aynanın içindeki şevk, güneş yansıması küçük cep aynasının da içinde olur. Buna göre büyük ayna Peygamberimiz (Sall
u aleyhi vesellem); büyük aynaya tutulan küçük cep aynaları Meşayıhlar, Şeyhlerdir. Hakiki çalışan müridin kalbine de cep aynasından yansır.
"Evliyalar Allahu Teâlâ ile melek vasıtasıyla hiç konuşmazlar" demek yanlıştır. Hz. Meryem ile Cebrâil (Aleyhis selâm) konuştular.
(Sûre-i A'li İmran, Ayet 42)
"Hani melekler demişlerdi: Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti (üstün kıldı)."
Hem Evliya hem kadın olan Hz. Meryem'e Melâike müjdeli haberle geliyor.Kadına da melek geliyor ve konuşuyorlar.
(Sûre-i A'li İmran, Ayet 45)
"Melekler demişlerdi ki:
Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir kelime'yî müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa'dır (Mesih'dir); dünyada da ahirette de itibarlı ve Allah'ın kendisine yakın kıldıklarındandır."
(Sûre-i Meryem, Ayet 18-19)
"(Gelen meleği insan sanıp,) Meryem dedi ki:
- Senden, çok esirgeyici olan Allah'a sığınırım! Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma).Ruh [Cebrâil (Aleyhis selâm)]:
- Ben yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam (müjdelemem) için Rabb'inin bir elçisiyim. dedi.
(Sûre-i Meryem, Ayet 20-21) .
"Meryem:
- Bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir?"dedi. Melek:
- Öyledir,(zira) Rabb'in buyurdu ki:
- Bu bana kolaydır. Çünkü biz, onu insanlara bîr delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız dedi. Bu, hüküm ve karara bağlanmış bir iş idi."
(İmâm Celaleddin Es-Sûyuti, Kabir Alemi, s.146)
"Kardeşim Ali ibn-i Salih öleceği gece:
Kardeşimbana su ver" dedi. Ben namaz kılı*yordum. Namazdan. sonra: Buyur getirdim, iç dediğimde o:
Ben biraz önce su içtim." dedi.
Kim sana içirdi? dedim. Oda da benden başkası yoktu.
Şimdi Cebrâil (Aleyhis selâm) su ile bana geldi ve bana içirdi, (Sonra bana):
Sen, kardeşin ve annen; kendilerine nimet edilen Nebiler, Sıddık'ın, şüheda ve salih kullarla berabersiniz, dedi ve ruhu kabzedildi.
İşte melek Evliyaya geliyor.
(Sahih-i Buhâri Tecrid-i Sarih, Cild 10, Hadîs No:1565)
"İbn.-i Abbas (Radiyallâhu anhu)'den rivayete göre; Nebi (Sall
u aleyhi vesellem) Bedir günü:- (Ey Ebû Bekir!) İşte şu Cebrail'dir.(Allah tarafından sana yardımcı geldi).Atının başını (ve gemini) tutmuş, harb silahı (ve zırhı) üzerinde (hücuma hazır bir halde!)" buyurmuş tur.
(Sünen-i ibn-i Mâce, Cild 10 Hadîs No: 4239)
"Hanzala el-Kâtib et-Temîmi e!-Üseyyidî (Radiyallâhu anhu)'den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:-Biz Peygamberimiz (Sall
u aleyhi vesellem)'in yanında bulunuyorduk. Bize cennet ve cehennemi öyle hatırlattı ki biz (cennet ve cehennemi) gözle görüyor gibi olduk. Sonra ben kalkıp ailemin ve çocuğumun yanına gittim ve(o hâli unutup) güldüm, eğlendim. Hanzala dedi ki:
Biraz sonra [kendimi toparlayıp Peygamberimiz (Sall
u aleyhi vesellem)'inyanında iken] içinde bulunduğumuz hâli hatırladım. Hemen evden çıktım ve Ebû Bekir (Radiyallâhu anhu)'e rastladım. Ona: (İçine düştüğüm gafleti anlatarak) münafık oldum, münafık oldum, dedim. Ebû Bekir (Radiyallâhu anhu):
Muhakkak biz onu (yani aile fertlerimizle eğlenip, gülme işini) işliyoruz, dedi. Sonra Hanzala gidip bu hâli Peygamberimiz (Sall
u aleyhi vesellem)'e anlattı. Bunun üzerine Peygamberimiz (Sall
u aleyhi vesellem):Yâ Hanzala! (Benim yanımda olmadığınız zaman) benim yanımda olduğunuz gibi olsaydı*nız melekler yataklarınız üstünde (veya yollarınız üzerinde)sizlerle tokalaşacaktı. Yâ Hanzala! Bir saat şöyle bir saat böyle, buyurdu."Bir saat ev ve aileniz ile eğlenin. Bir saat benim dediklerimi yapın demektir.
Peygamberimiz (Sall
u aleyhi vessellem)'in tavsiyesi üzerine;
Hz. Ali (Kerrem
u veche); - Ben bizzat Allahu Teâlâ'nın kudret elinden istiyorum, kuldan hiç bir şey istemiyorum." dedi. Bütün malını, parasını dağıttı. Cebrâil (Aleyhis selâm) deveci, Mîkail (Aleyhis selâm) deve olarak karşısından geldi. Cebrâil (Aleyhis selâm) deveyi (Mîkail (Aleyhis selâm)'i) borca kendisine sattı, İsrafil (Aleyhis selâm) Hz. Ali (kerremallâhu veche)'den deveyi (Mîkail (Aleyhis selam) parayla satın aldı. Verdiği altın cennet altınıydı. Onunla yiyecek aldı.
Peygamberimiz (Sall
u aleyhi vesellem)'in yanına geldi. Peygamberimiz (Sall
u aleyhi vesellem);- Şimdi Cebrâil (Aleyhis selâm), Mikâil (Aleyhis selam) İsrafil (Aleyhis selam) bana geldiler. Sana deveyi satan Cebrâil, deve Mîkail, deveyi satın alan İsrafil idi. Kimseye borcun yok. Deveyi borca aldım, borçlandım zannetme. Allahu Teâlâ sana cennet altınından verdi, senin haberin yok! buyurdu.