teslascan
Mesaj Sayısı : 244 Kayıt tarihi : 17/02/09
| Konu: HAREKETSİZLİKTEN KÖTÜLÜK DOĞAR! Çarş. Şub. 18 2009, 23:12 | |
| HAREKETSİZLİKTEN KÖTÜLÜK DOĞAR! Duygu Asena Vatan Her perşembe sabahı 11.20''de Radyo Klüp''de saat 13.00''e kadar program yapmaya başladım. "Bir radyon eksikti" diye düşünmediğinizi umuyorum... Bazen iki ayağım bir pabuca girse de oradan oraya koşturmak öyle keyifli bir şey ki size anlatamam.
Bir kere üzülmeye, sinirlenmeye, bazı şeyleri fena halde kafaya takmaya fırsat bulamıyorsunuz. Özel yaşamın dargınlıkları; yok sevgilim yan baktı, yok dün aramadı acaba bugün arayacak mı, acaba bana ilgisi mi azaldı, hayatında başka biri mi var... Bu gibi abuk sabuk şeyler, yapacak çok işiniz olduğunda asla kafanıza takılamaz... İş hayatınızda da küsecek, darılacak sorunlar bulamazsınız, yok efendim patron merhaba dememiş, genel müdür odasına buyur etmemiş, acaba terfi edemeyecek misiniz, Falan filan...
Çalışmak, yani lök gibi oturmamak, yani yapacak bir işi olmak, yani hobiler edinmek... Bunun en güzel örneği benim işte... Biraz kötü bir huy edindim, sık sık öğüt veriyorum... Ama söylediklerimin tümü "denenmiştir." Her birini yaşadım ya da yaşıyorum... O yüzden sizlere öğütlüyorum. Örneğin şu çok işi olmak durumu... İşte ben yaşıyorum ve mutluyum. Kimseye küsecek halim bile yok. Ama sevebileceğimi anladığım anda da "keyifli iş"lerim arasına "yeni biri ile birlikte olmak" eylemini hemen koyuveriyorum. Yeni birileri ile, yeni bir yerler... Yaşamın keyifleri arasındadır.
İnanın bana, çok çalışınca ya da yapacak çok işi olunca hastalanmıyorsunuz bile. Yine kendimden bir örnek, bir yıl içinde, geçirdiğim iki- üç günlük küçük bir grip hastalığını saymazsam, hastalık yüzünden işe gelmediğim bir gün bile yok. İnanmayacaksınız ama, hastalanmaya bile zamanım yok. Evet haklısınız tatil yapmaya da vakit bulamıyorum ama doğrusu gazete, dergi, radyo, kitap gibi keyifli işleri bir yana bırakıp, güneşin altında zaman kaybetmek istemiyorum. Üstelik güneş çok zararlı... "Hareketsizlikten kötülük doğar." Hayır, böyle bir atasözü yok ama sayın ki var.
Hareketsizlik hem bedeni, hem ruhu çok kötü etkiler. Beyin de "işlemeyen demir pas tutar" sözüne uygun bir organımızdır... Öylece oturursanız, sağı solu kafanıza takmaya başlarsınız. Bu da hem sizi çok mutsuz eder hem de çevrenize antipatik gelmeye başlarsınız. Düşündükçe, yarattıkça, ürettikçe, uyguladıkça açılır, serpilir, mutlu olursunuz. Hareketsiz kişiler nemrut, sevgisiz, saygısız, bencildirler. Bedenleri de hep hastadır. Başlan ağrır, mideleri sancır, elleri titrer, geceleri uyuyamazlar. Fesatlaşırlar, çevreyi kontrol ederler, dedikodu yapmaya başlarlar, hoşgörüsüz olurlar.
Eğer kişi, kim olursa olsun, genç yaşlı, çalışan çalışmayan; düşünmeden, hareket etmeden, üretmeden yaşıyorsa, tüm dengesi bozulur. Çünkü doğa ve doğal durum hareketsizlik üzerine kurulmamıştır.
O zaman bu yazıyı okuma lütfunda bulunup da, hâlâ "hareketsiz" kalmayı sürdürenler varsa, hadi davranın. Tecrübe konuşuyor. Kendimden biliyorum. Çok fazla uğraş içinde olduğum her dönemimde hep mutlu, neşeli, sağlıklı olmuşumdur. Boş kalırsam ben de fesatlaşıyor, alınganlaşıyorum. Neden olmasın, ben de insanım.
Hepinize bol hareket, cıvıltı, neşe, sorunsuz günler, üretim, dinamizm diliyorum... Bunlar olmazsa, durgunluk, sessizlik; problemler, düşünce yoksunluğu ve tembellik geliyor çünkü... Ha gayret. Kim Dergisi, Eylül 1994 | |
|