MAX GRUNDIG Nasıl Başardı?
Zor koşullar altında büyüdü. Babası ambar işçisiydi. Kendisi en az 12 yaşındayken babası vefât etti. Zavallı annesi dört çocuğuna bakabilmek için bir fabrikada temizlikçi olarak çalıştı. 1908´de Almanya´nın Nürnberg şehrinde doğan Max Grundig yoksul bir ailenin çocuğuydu. Çalışmaktan her gece perişan bir vaziyette eve gelen baba, yaşamın bu yüküne daha fazla dayanamayarak bel fıtığından yaşamını yitirdi.
1908´de Almanya´nın Nürnberg şehrinde doğan Max Grundig yoksul bir ailenin çocuğuydu. Çalışmaktan her gece perişan bir vaziyette eve gelen baba, yaşamın bu yüküne daha fazla dayanamayarak bel fıtığından yaşamını yitirdi.
Baba Grundig´in böyle acı içinde ölüvermesi, oğul Max Grundig´i çok sarstı. 12 yaşında olmasına rağmen babasının, çalıştığı yük ve eşya ambarlarında ne şartlar altında ezildiğini çok iyi biliyor, üzüntüsünden bir şeyler yapmak istiyordu.
Ne yazık ki buna zaman yetmedi. İşte bu acı ve keder Grundig´i hırslandırdı. Para kazanmak, adam gibi yaşamak, hiç olmazsa gün yüzü görmemiş zavallı annesine güzel ve mutlu günler yaşatmak istiyordu.
Grundig´in annesi kocasının ölümüyle birlikte dört çocuğuyla ortada kaldı. Kadıncağız perişan bir halde ne yapacağını bilemedi. Bir fabrikada ancak düşük bir ücretle temizlik işi bulabildi. Sekiz saatten fazla çalışan bu kadın, çocukları için çırpınıyordu.
Kafası işlemez, saf diye söylenen Max, gerçekten de görüntü itibariyle öyleydi. Okul derslerine de kafası pek çalışmazdı. Fakat el işleriyle uğraşmayı seviyordu. Makinelere karşı sevgisi ve tutkusu vardı.
İnsan bir şeyi kafaya koydu mu, bir işe girişip o işte kararlı olduktan sonra işçi de olsa mühendis de olsa ülkesi çapında, dünya çapında tanınan, bilenen bir insan olabilir; kendine ve başkalarına faydalı işler yapabilir.
Hele ki Türk çocukları kafaları ve zekaları itibarıyla dünyaya açılacak çaptadır. Türk çocukları, Türk gençleri eğer isterlerse, bir zamanlar dedelerinin ihtişamlı ve coşkulu devirlerini tekrar yaşatabilirler, yüksek teknoloji ve uygarlık alanlarında dünya çapında kahramanlar ve mucitler olabilirler.
Şu gerçek unutulmamalıdır ki, bireyler, anne-babalar kendilerine karşı olan sorumluluklarını yerine getirmedikleri, çocuklarının üzerine titremedikleri sürece gökyüzünde millet olarak daha çok hayalet avcılığı yaparız.
Yani durmadan suçu devlette ve yönetimde buluruz. Gücüne ve seviyesine bakmadan sekiz, on çocuk yapan anne babaya devlet ne yapsın?
Unutulmamalıdır ki dünyanın bir numaralı bilgisayar devi Microsoft´ta 60 tane Türk genci çalışmaktadır. Demek ki istense olabiliyor.
Max Grundig´in, her zaman milletiyle övündüğü söylenir. Ailesinin yoksulluğundan ve kendine imkan tanıyamamalarından hiç gocunmamış, onlara surat asmamıştır. İçinde bulunduğu mahrumiyetten ve sefaletten dolayı hiçbir zaman devleti suçlu görmemiştir.
O, insanların üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirdiklerinde kazanabileceklerine inanıyordu. Annesini, babasını ve kardeşlerini çok seviyordu. Her zaman yoksul hamal babasıyla övünmüştür. Grundig, ailesine olan sevgi ve düşkünlüğüyle nâm salmıştır. Onun Almanya´ya olan sevgi ve coşkusu da meşhurdur.
Max Grundig, ailesinin içinde bulunduğu zorluğu bilerek, yaşadığı şehirdeki dükkanlarda iş aramaya başladı. Sonunda bir dükkana çırak olarak girdi. Dükkân sahibi çok iyi bir adamdı.
Bu genci görür görmez gözü tutmuştu. Bu genç çocuğun sözlerinden ve davranışlarından çok memnun olmuştu. Dükkan sahibi onu çocuğu gibi seviyordu. Grundig kibar ve duygusal bir gençti. Aynı zamanda da iyi bir gözlemciydi. Dükkân sahibinin bir de tamir atölyesi vardı.
Grundig arada bir, oraya da iş icabı giderdi. Orada tüm gördüklerini kısa sürede not alırdı. Böylelikle bilgi ve becerisini artırırdı. Grundig kibar, duygusal ve alçakgönüllü bir insan olmasına rağmen gurur ve onuruna saygı gösterilmesini isterdi. İyilik damarı dumura uğramış birinin mihneti altına girmeyi istemezdi.
Satış dükkanında bir-iki yıl çalıştıktan sonra tamir atölyesine alınan bu sorumluluk sahibi genç, 18 yaşına kadar burada çalıştı. Daha sonra terbiyesi ve duygusallığı sayesinde aynı atölyenin daha büyük üretim fabrikasına yönetici olarak atandı. En büyük tutkusu Almanya´da daha henüz o yılı, yani 1926´da yayına geçen radyo işini yapmaktı.
Çünkü el becerisi kuvvetliydi, radyoyu da seviyordu, imkanı olsa kendi eliyle yüzlercesini üretebilirdi. Ancak elinde biriktirdiği çok az parası vardı. Bir gün işten çıkıp eve dönerken bir tanıdığıyla karşılaştı. Hemen aklından geçeni ona anlattı. Adamın hali vakti yerindeydi, çıkardı Grundig´in ihtiyacı olan parayı verdi. İşte bu an Grundig için milad oldu.
Kendi parasıyla birlikte "Grundig Company" adlı şirketi kurdu. Radyo kanallarını çeken transformatörü üreten genç adam, satış patlaması yaşadı. Akıl almaz bir yekilde kâra geçti ve bir anda zengin oldu.
Grundig ilk büyük fabrikasını kurduğunda 40 yaşındaydı. O yıl yeni düğmeleriyle, ses ayarlarıyla, orta ve uzun dalgalarla birlikte kısa dalgayı da bulan Grundig, radyoda çığır açtı. Onun getirdiği yenilik, radyonun en uzak mesafelerden dinlenebilmesini sağlıyordu. Adeta dünyanın sesi radyosuydu.
1950´li yıllardan sonra Grundig, dünyanın en büyük radyo üreticisi oldu.
1952 yılı, Almanya´da televizyonun ortaya çıktığı yıldır.
Grundig, hemen televizyon ve alıcılarını üretmeye başladı. Kendi ülkesinde şube açmakla kalmadı, dış ülkelere de şubeler açtı. Fiyatları en mâkul düzeyde tutarak satışları arttırmış, kârı yükseltmişti. 1970´li yıllarda kurduğu "Grundig Yardım ve Dayanışma Vakfı" aracılığı ile çeşitli yardımlar yaptı. Vakıfın başına da her hangi bir usulsüzlük yaşanmaması için kendisi geçti.
Grundig, iş hayatında herkesin kendi hareketlerini kontrol etmesini isterdi. İşçilerini seçerken dürüstlüklerine önem verdi.
Grundig´in annesi şimdi rahata kavuşmuş, yüzü gülüyordu. Zaten bir vakfın kurulması gerektiğini oğluna o söylemişti.
Bu meşhur adamın çok ilginç özel hayatı vardı. 4 kez evlilik yaşamış, her bir eşinden birer çocuğu olmuştu.
Meşhur Grundig televizyon ve radyoları Türkiye´de de kaliteli marka olarak kulanılmaktadır. Daha düne kadar yaşayan bu efsâne isim 1992´de 84 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Kaynak: Genç Gelişim Ö. Faruk Reca
[center]